Pazartesi, Şubat 25, 2013

Kaç


Kaç aşktan, öldürür seni.

En uzak yere git,
giderim,
Düşerse kalbi sana,
O kişinin,
Sus, hiç konuşma ve kaç derhal
Ardından
ARKANA DA BAKMA!

Dönersen, kaçamayabilirsin.
Bir öpüş olsun tek,
Aklında kalan
10 bin değil.
Çokluğu tutamaz zarif kollarında zaman
Az olandır iyi.

Karanlık bir sokak seç,
Beklenmedik olsun,
Birden kavra ve sonra
Terk et sevgini.

Git ve dönüp arkana bakma,
Tutku esir eden
eski bir iksirdir
Kandırır,
YAKALAR SENİ!

Aşık olma, kaç uzağa aşıktan.
Hemen gitmezsen, kapılabilirsin.
Mahveder adamı kalp işi.
Kapılıp ölebilirsin.

Dokunulmaz ruhlarda barınır
Aşk, zilyetliğince ağır ve derindir
En kara zindanlarına atar insanı kendi ruhunun... 
Korkunç trajedisine hazır değilsen sevmenin

Acı içinde ölebilirsin,


evrim
25 Şubat 2013

Pazar, Şubat 17, 2013

böyle

...çünkü ölüm vedalaşmalara izin vermez.
ve sen benim acımı göremezsin.

e.
sszblt



Cumartesi, Şubat 16, 2013

yine

yeterince vermemiş biri,
ıslak toprağa, kendinden bir parça et,
kan, damar
kalbinden kopan kocaman bir parça dağl...

yeterince, delirmemiş biri 

doldurulurken gözünün önünde burun delikleri
başı, yüzü, güzel gözleri sevdiğinin, 
kürek kürek toprakla...

katil değilsen, o beden cansız da olsa,

onu o kişneyen toprağın altında, 
kalbin ve ciğerlerinle sarmadan 
yalnız bırakamazsın ya...

yeterince delirmemiş biri değilsen acıdan...

anlamazsın.

bir anda dursun kalbim isterdim, 
bir anda. ruhumun öldüğü gibi o kal'da..
anla...

kaçınamadığımızda o makinenin duran yeşilinden
hani vardı ya, benim için de durmuştu bir zaman...

fosfor ölü bir bedenden nasıl çıkar?
ciğerinle... ve aklınla.

düş gücünle bile tutamazsın  
tutup, yerine koyamazsın.
koysan belki yaşar sanırsın ya.

hiç yerinden kımıldamadan çakı gibi
dursan, metanetle, fark etmez!
çıkartırlar o ruhu yerinden yine
o melekler, ZORLA!

hastanenin soluk mavi kapısının ardında,
en kıymetline olurken o çok kötü şey o son an,
en uslusu, çakısı, güçlüsü, taşı sen olsan da
acısalar, bıraksalar, kaldırsalar yanında...
yapamazlar, işleri bu, işleri var.

ön kabuslarda hep anlattığı gibi
6 yıl, her gece, uzak telefonlarda sana:

"başımda bir sürü doktor var, her akşam geliyorlar,
bana iğneler sokuyorlar, üzerimde deney yapıyorlar"

"kaçsana!"

kaçamaz, kimse kaçamazki bundan.

...

fosfor toparlayıp her gece, geri koyuyorum her 
sabah...

insanlar, her şeyden habersiz güneş, belki bir gün işe yarayacak.


acı içinde susmanın taşlaşmış bitkin çatlakları içimdeki 
elbet bir gün patlayacak.

ama önce, o gün, yine bugün
buradasın, yanımda,
anlatamam, anlamazlar.

ve işe yaramamış toparlanan onca
yeşil hayal.

kalamazsın çok, kısıtlı izin,
kısıtlı zaman, keşke dualar bilsem,
işe yarasalar.
belki başka bir kasımda bu kez ben,
ve yalnız özgürleşir bahar.

ya da belki, gönderdiğin,
senin gibi olan...


sszblt.
Jgt, 15/16 Şubat 2009 anısına..

Salı, Şubat 12, 2013


Pazartesi, Şubat 11, 2013

ya


ya sakin sakin gidersin. ya kavga edersin.
akıl işi.

bazen kavga edersin, bazen susar gidersin.
seçim işi.

e.
11 Şubat 2013.

taş

alt alta yazdığım her şeyi şiir diye okuyanlar, belki bunun da şiir olmadığını anlamayacaklar?!

yolda yürüyorduk. 
adamın biri geldi. 
5 Şubat Salı tarihli,
sanırım şeytani bir görevliydi,
bu ikinciydi,
durup duruken bize saldırıverdi.

köpeği, deliliği, küfürleri,
sebepsiz bir hiddetle 
"neden"se, bize öfkelenmişti.

snn a. skrm besteledi 10 dakika,
bir sokakta, bir mahallede 
ona hiç bir şey yapmamış,
iki kadına...

bir haksıza "neden" dünya tarihinde 
hiç gerekmedi ki?

köpeğine "saldır" emri verdi,
köpek, üzüntüyle titredi,
adam kadar hayvan değildi.

polisler geldi, gülüp geçti.
insanlar, boşver aldırma dedi.
saatler ve günler geçti. kendime
susup, siniri ve kırgınlığı bastırma
emri verdim.

düşündüm, düşünüyorum,
dünya böyle, zor bir anda
öldürebilir, dediği gibi de,
her gün yürüdüğümüz yol
niyeti kötü çok açık,
yine yapacak çok belli.

neden silahlar kötülerin, 
adalet politik olanların,
ve hüzün iyilerin canebinde?

kendime akıllı ol dedim?
küfür ve kötülük sahibinin,
gaze gelmek aptalın,
kolayken değil,
zorken sakin kalmak
bugün senin işin.

İsa diye biri, bir keresinde,
belki Buda, belki Hz. Muhammed 
ve Mevlana hazretleri de
belki hepsi,
"öteki yanağını çevir" demişti.

sözlerinin bile dokunmasını istemediğin
bir pislik için zor da olsa insanın
sakin ve huzurlu cümleler edebilmesi,
yapabilirim.

biliyorum, bilirim.

yoldasın, yalnızsın, 
yok koruyan ve saldıran senden başka biri.
bazen başını bazen yüreğini kanatan
yol kenarından düşen beyinsiz bir
taş belki.

ya taşa takarsın,
ya sakin sakin gidersin.

ya sakin sakin gidersin. ya kavga edersin.
akıl işi.

bazen kavga edersin, bazen susar gidersin.
seçim işi.

evrim
11 Şubat 2013



Pazartesi, Ocak 28, 2013

yersiz

"Mars'ta benimle
kaçak yaşar mısın?"

sadece ikimiz
ve kimseye hesap vermeden.


bazılarının
hayatında
bunlara yer yoktur.



e.
sessizbulut

b-akış

onunla göz göze geldik.
varlığımızın kanıtı
yoktu.

göz bebeklerime giren ışığın
beynimde bıraktığı izse
eğer doğru?

yaşadığım anlar
düşten gerçek midir?

onunla göz göze geldik.
bir sebeple yokluğumu
varlığıyla doldurdu

anlamsızdı her şey, 
kim olduğumu unutmuş,
kim olduğunu bilmiyordum.

bir ses şöyle dedi,
ışığı kapat
ve sayfayı çevir.

hikaye, kendiliğinden
gelir.

aşk ve inanç,
eşittir.


e. 
sessizbulut

  

inanç

istediğin her şeye inanabilirsin,
kendini inandırdığın sürece
sorulan soruların önemli yoktur.

istediğin her şeye, inanabilirsin,
inandıkları gibi, en iyinin
en süslü olduğuna.

istediğin her şeye inanabilirsin,
basittir gerçek, aksi ya da aslıyla ilgili
cevap anahtarı da yoktur.

içindekinin dışında.

e.
sessizbulut
28 Ocak 2013
"sona doğru"

Cuma, Ocak 25, 2013

kendine acıma

vakit geldi.
kendine acıma

söylemesi kolay,
yapması zordur.

kendine acıma.

bazıları uzun ve ego göstergesi etiketi iyi teferruatlı şiirileri sever.
"gerçekten iyi nedir bilmedikleri için?"

hayır, sadece, senin gibi düşünmediklerinden.
kendine acıma

başkaları ölürken üzülmek kolay...
kendin ölürken sakin kalmak zordur.

sana söyledim, kendine gerçekten acıma.

ölmen gerektiğinde, ölürsün.
yaşaman gerektiğinde, yaşarsın.

anlamak istiyorum demiştin.
anlamak zordur.

kendine acıma.

bazen bir çocuk ve aile sahibi olmanın neye benzediğini merak ediyorum.
bazen kendime acımak
ve o ılık duyguyla yıkanmak istiyorum.

kendine acıma.

sanırım aslında kan beni tükürüyor.

kendine acıma.

sanırım bazen kendime acıyorum.

sanırım aslında 
eğer vakit kaldıysa,
sadece biraz
sessizce kendime 
acımak istiyorum...



evrim
sessizbulut
26 Ocak 2013

Çarşamba, Ocak 09, 2013

karanlığa karşı aydınlık / light versus dark

insanlar birbirlerinden
"seçimleri" ile ayrılır.

e.

Salı, Ocak 08, 2013

Pazartesi, Aralık 17, 2012

bu-uz


yalan entarilerle
sohbete çıkar
insanlar. 

entarisi yoktu...


e. 17 Aralık 2012

mahzen

mahzendesin...

gördüğün rüya nasıl, güzel mi?


e.
17 Aralık 2012

sni kndine bırakma

edimleri yalan da , güzelse gülümselemeleri
de, acı içinde güzel, diye gelmişler...
Aptallar! O hikayeyi, Tanrı çizdi.
benim ki, verilmiş rol sahipliği.

bir ozana, bir el, zehir gibi dili, derse
kalp yarası o, dile geçmiş de,
bil günah gelmiştir gülmek, yaşamak,
gerçeğe, yalanla öyle kast etme. 

kanda fokurdayan iltihap gibi, 
kör gülümsemeleri, sıcak, içli,
olmadı diye üzülüp gitme,
"yalnızlık öldürmez, 
ölene dek varsın".

Yaklaşıma bakar çözmek dünyayı
İster yapar, ister kaçarsın.
Bırakma yapabilirsen
sen seni kendine 

öldürdüğün, 
yaşattığın
aynı adamdır.


e.
17 Aralık 2012

.

ikiye böldün dünyayı
sessizlik,sana kalsın.


17 Aralık 2012

sndn

içinden
geçmeyenin
adı
hayat
olmaz.

rüya
olur.

bırak,
geçsin.

senden 
geçen 
var 
olur.

sn
d
ondn
geç-
er
sin.


e.
17 Aralık 2012

Cuma, Aralık 14, 2012

Cuma, Kasım 02, 2012

başka bir ölü için (ağıt)

burnunun içine de toprak geldiğini bildiğim 
için
boğulmasını düşünememeye çalışarak başında 
bekledim.

Gitmezsem, ölmeyecekmiş gibiydi…

Bana sormadılar, alırken diye.

Gidersem, ölecekmiş gibiydi. 

Öldü dedikleri için
toprağın altında
boğulan biri.
  
o ben değilim.
o ben değilim.

hava bak hala üzerimdeki.

katlanmayı, hissedememeye eskisi gibi
öğrendim.

Günler bir şekilde geçti.

Günlerin "bu kadar" acıttığını
bilir miydim?

Uyu(a)rsam,
her şey geçecekti.
.
Uyumayı denedim.

Sonra, odama bir Azrail geldi.

Koşup anneme baktım,
"HALA YERİNDE Mİ?"

"Sokağa pijamanla mı çıktın?"

Annem, ölmemiş!?
Annem ölmemiş...

Peki, o zaman Azrail 
bu kez 
kimin için geldi?



evrim gürel
sessizbulut
(kimse kırılmasın, herkes iyi olsun, kimse ölmesin, kimse öldürülmesin)
2 Kasım 2012

Perşembe, Ekim 25, 2012

tlfn

tüm tuşlar yerinde
brda bn
orda sen

yaşayanlardanız hem de

mezarlığı arama niyetinde değilsen...

aradım bn...

açılmadı...

tüm tuşlar yerinde

burda bn
orda sen
menü Türkçe

hayatta kalanlar içinde

aklımda izi olanlar var

bir yastık, ısrarla eski bir cep,

bir yorgan, altında ben,
aciz, teraddütte

aklımda bir gemi, bir uçak, 

10 tuşla geçilemeyen
duygusal (t)uzaklar var.

belki ölsem.


mezarlıkla konuşmayı

birden herkes isteyecek.

belki, ölsem.


yaşıyorum bereket.

beklemek gerek,

bazı anlayışlara

daha zaman var.


evrim/sessizbulut

25 Ekim 2012, bayram.

SVŞ



bir ülke var. öteki ülkelerin, soğuk savaş stratejistleri tarafından yönetiliyor.

ve bu ülkenin içinde, çevrelerindeki "fikir liderleri" tarafından yönetilenler var.

her insan, beyin çerçevesi ve içindeki bükümleri işletebildiği kadardır.

iyi bilmek Tanrı tarafından sistem kurulurken yasaklanmış.

"istek, güç ve korku" diye engeller konmuş ileri gidersek.

...

insanlar, yani çevrende gördüğün ve yüksek idealler uğruna -savaş tüccarlarını memnun ederek onların mallarıyla, bazı ülkelerin stratejistlerinin boş zamanlarında çizdikleri yolları bilerek / bilmeyerek takip ederek" -yüksek idealler uğruna savaştığını sanan insanlar... 

..."hayatı sadece nefes alıp vermek kadar basit alan insanların becerebildiği" o yüce şeyi becermekten aciz -beklentisiz ve egosuz yaşamak- dünyayı istek ve amaçları için yok ediyor.

 ...

görülebiliyor mu herhangi biri tarafından?

(hayır!)

o halde, konuşmak ve yazmak da boş.

bir orospu çocuğunun, bir kadın yazarına saldırısını sözlerle dahi engelleyemeyecek kadar taraflı ve boş kafalı bir kalabalık... öteki olmayı suçlarken, kendileri öteki olmak üzere öbeklenmiş bir kalabalık içinde olduğumu bilmiyordum...

...

ne yazıldığını anlamak istiyorum. sanki her şey ortada öylece dolanmak ve hiçbir şey söylememek ve iki tarafa da yaslanmak için kurulmuş.

...

dünyadasın. 

ayağının altında toprak ve su var.

ya toprağına sahip çıkıp suyunu iyi kullanırsın ya da suda boğulup topraksız kalırsın.

...

sistem, Tanrı idaresi kadar güçlü bir "bireysel insani kendine geliş" oluşmadıkça 
ve silah tüccarları öldürülmedikçe düzelmeyecek.

belki o zaman, ormana gidip ayıları ve yaban domuzlarını da vurmayacağız.
ama birbirimizi de öldürecek silahlarımız olmayacak.

...

biliyor musun, iş yüz yüze dövüşmeye gelince, dövüşmek isteyen insan sayısı ne kadar azalır?
ben kadınım. hayatta ilk öğrendiğim şey bu.

erkeklerin yüzde doksanı korkaktır.

bu yüzden taraf seçer ve taraf olurlar.

bu yüzden, çocuklar onların karnında büyümez.

bir toprak var. toprağın çocuklarından bir kısmı kör, bencil ve alıngan. beyinlerinde, kendi kendilerine halletmeleri gereken bir iç savaşı, aşamadıkları iç duvarlar yüzünden, istek ve kıskançlıkları ile dışa taşıyorlar. çok yakınlarında oyuncakçılar var, savaş oyuncakları ve dünyayı pisleten aptal ideoloji masalları dolu kitaplar satıyor.

bana da satmışlardı, hepsini emeklemeden okudum!

ölmeyi emredenler, silah tüccarları ve onların ekmeklerine "kendi boktan egolarını yüce görmek için kitlelere masallar, hikayeler, politikalar" uydurarak yağ süren... fikir üreticileri.



bu dünya "öl emri verenler, ülke orduları, ülke teröristleri, ülke politikacıları ve kendini idealist sanan, ego mastrübasyonlarıyla dünyayı sikmek isteyen zavallı ruhlu adamların kitaplar dolusu cümleleri ve cilalı manifestoları arasında" şerefli ve DOĞRU!!! olduğunu düşündüğün bir seçim yaparak düzelmez.


barış ancak, tek bir insanın, kendi içinde, basit düşünmeye başlaması, beklentisiz olması, başkalarını ele geçirmek, etkilemek, yönetmek gibi isteklerden tümüyle kurtulmayı öğrenmesi ve dünya hayatı boyunca nefes alıp vermekten başka bir şey istememesi...

...ve sadece kendini dinlemesi ile gelir.

...

Bir başkasının sözlerine, öteki başkalarının sözlerini yeğleyerek, kendi dünyanda barış yapamazsın.

çünkü insanlar öbekleşirler.

ve öbekler, çarpışır.

önce silah tüccarlarını ve sonra onlardan silah almayı seçenleri ... yok et.

tabi eğer, kendi içinde, kendi zihninde seni kemiren seni öldürebilirsen.

...

BAK GÖRDÜN MÜ? İNSAN KARMAŞIK YAZINCA, KARŞIDAKİ BİR ŞEY ANLAMIYOR.

..

neyi söylediğini net olarak ifade etmeye yetecek ... cesaretin varsa, öyle söyle.

çünkü n dmk isdğn anlaşılmadı.


dağda ya da orduda.... bu ülkenin, kendi olmayı becerememiş, ödlek erkeklerinden de onları, sevgi dolu ödleklikleriyle besleyen annelerinden de zaman zaman nefret ediyorum.

sizin kendini ve hayatını kaybetmek korkularınız arasında dünya yok oluyor

"bir kadın için, bir toprak için, bir ideal için kendinizi kaybetmekten korkarken siz.... "... barış yok oluyor. bunlardan yine de korkmanız anlaşılabilir.


kendinizi yeniden var etmekten korkmasanız sadece... zaten başka hiç bir şeyden korkmaya gerek de kalmazdı.



evrim/sszblt

sadece yazdım, okuyup imla hatalarını düzeltecek vakit yok. imlasız kalsın.

22 Eylül 2012'de Borges Defteri grubuna gndrlmşt.

Çarşamba, Ekim 10, 2012

Savaşa Hayır / No War!

I want you
to know:

I am one of them, 
who do not 
and will never
approve your despotism,
your violence, 
your hate
and your war

for any reason and
at anywhere in this
world.


Dünyanın 
her hangi bir yerinde,
herhangi bir sebeple 

zorbalığınızı,
şiddetinizi,
nefretinizi
ve savaşınızı
onaylamayan
ve asla onaylamayacak olanlardan
biri de benim.

Bilmenizi isterim.


11 Ekim 2012 / Sessizbulut - evrim




lütfen, kalbinizle duyun...


Salı, Ağustos 14, 2012

somebody

kalan zihin


affet bni, dönmediği için ayaklarım hiç arkasını sana
susup, kocaman, kimseyi suçlamayan bir kalple durduklarında

ne kendimi, ne seni yok etmeliydim

bir orta olmalı, ararsak bulabiliriz.

öyle çk şy oldu ki'lerde misin sen de bnm gb dünde?
ve hayat şimdi senin için de 
son yıllarda, dengesiz bir iç 
ve kurallarla örülmüş bir dış 
akış içinde savrulup gitmiş gibi mi?

inan öyle değil.

içinden hayat geçen doğrular 
seçimdir.

evo.
sadece kendimi durdurabilirim.

e.

kdr gecesi duam.