susmak istedim.
ama bugün,
çok yağmur vardı.
evrm
sszblt
24 Eylül 2014
Salı, Eylül 23, 2014
ANLA.TAMAM
BİR ANIM VAR.
HER ŞEYİN BAŞLADIĞI
O YERE, AN'A DAİR...
KELİMELERLE
ANLATAMAM.
BİR ANIM VAR.
HER ŞEYİN BAŞLADIĞI
AN'A DAİR
O YERDE...
KENDİNİ BİLMEZ
DİLSİZ HİKAYE
SÖZLER DEĞİL
ÖNCE SADE
DUYGU VAR.
HER ŞEYİN BAŞLADIĞI
YERE DAİR
BİR ANIM VAR.
GAİP YERDEN
KAYNAKLANIR
YAŞANMADAN
KENDİNİ YAZAN
HİKAYE
GARİP BİR DÜZEN VAR.
ÖNCEDEN SÖYLESEM
ANLAMI YOK.
BİLSEN
FARK ETMEZ.
SONRA,
BİLDİĞİNDEN
VAR.
BİR ANIM VAR.
HER ŞEYİN BAŞLADIĞI
AN'A DAİR...
GÖRDÜĞÜN AN
DUYDUĞUNDU
İÇİNDE İŞTE
HİKAYE...
İLK BİLGİ
UYARIYDI.
KAÇ.
YAŞANACAK
BİR ACIN
VAR.
evrm.
sszblt.
23 EYLÜL 2014
Pazar, Eylül 21, 2014
sen hiç üzerine deniz giydin mi?
Sen hiç üstüne deniz giydin mi?
Sandığın kadar ıslak değil, merak etme… Ama daha karanlık!
Gözlerin yapışmış, gözlerime ben doğmadan, bu yüzden, onları göremiyorum. Bir kez, dışarıdan baksam, anlayacağım nasıl bir şey olduğunu, biliyorum!
Benim sahip olduğum şey, bakışın sahip
olduğu şeyden çok farklı değil. Sen, hiç kendini görebilen bir bakışa rastladın
mı? Dirseğine aynı elle dokunabilir misin?
Balıklar, en çok karanlık basınca korkar
sanırdım denizden, oysa, denizin dibi hep karanlık.
Doğaya çıkmayalı yüzlerce yıl oldu. Ne
kulaklarım eskisi gibi hassas, ne ayaklarım hazır koşmaya…
Sessizlikten beni şehirler uzaklaştırdı.
Çenem düştü gürültünün içine, bana, “Rahatça konuş” dediler, “Buraları, eski
ormanlar gibi değil, avcılar yok burada! Sesin, yerini ele vermez yada seni..
sesine doğru gelip seni bulmazlar…”
Oysa, olanlar, hep çok konuştuğumda, oldu.
Sese değil içindekilere odaklanmıştı insanlar. Her çıkan a’yi ağzımdan, duymaz,
dinlemez gibi yaptılar. Oysa, kulakları a’dan sonra geleceklere, a ile
işbirlikçilere dikilmişti.
Tüm seslerimden hesap sordular, seslerimi
mahkum edip beni kırbaçladılar… “Söyle, neden bu sesleri taşıdın ağzinda, neden
bunları çıkardın? Bunları tuttun? Bunları neden değiştirdin?! Söyle, sen bu
seslere ne anlam yukledin?!”
Oysa, hepsi, denizi üzerime giyiverdigim
bir gece başlamıştı. Çok sıkkındı canım, cok sıkkındı! Penceremden
uçuverdiğimde, istediğim tek sey, bu dünyanın bir parçası olmaktı. Ana parçası
değil. Kapının kolu gibi bir şey ya da bir vida…
Bilmiyorumdum, yasaktı!
Bilmiyorumdum, yasaktı!
evrm gürel
sessizbulut
2002, Büyükçekmece'de ilk yıl...
Cumartesi, Eylül 20, 2014
Cuma, Eylül 19, 2014
Çarşamba, Eylül 17, 2014
17 Eylül 1974
bazı günler daha zordur. biliyorsun...
bugün senin doğduğun gün. iyi ki doğdun, iyi ki tanıştık Çağatay....
evrim
sessizbulut
Pazar, Eylül 14, 2014
Cuma, Eylül 12, 2014
Çarşamba, Eylül 10, 2014
gerçekle bütünleş
yaklaş dostum,
yaklaş...
gerçekle bütünleş,
gerçeği yakala,
gerçeğe yaklaş.
açık olsun kalbin,
zihnin ve gözlerin
gerçeği kapsa.
"yaklaşın arkadaşlar... yaklaşın.
çemberi çizin, aksın güç
yeniden yeni ve iyi bir hayata"
yaklaşın dostlar, yaklaşın...
dişi çember büyüsün
gücü, iyiliği ve sihri
cesaretle hayat bulsun.
kartal, kaplan, at
karga ve baykuş
yola rehber olsun.
sszblt.
*capture reality.
Pazar, Ağustos 31, 2014
never be the same again
melanie c, never be the same again
-any of the music videos I share here in my blog are not mine-
Cuma, Ağustos 29, 2014
kalbin sarayı
Çamurdan kurumuş bir rüya gecesi yolunda,
Toprak rengi bir ağacın, yeşil olduğunu düşündüğüm rüya yaprakları altında,
Elinde bir sigara ile bağdaş kurmuşken rastladım ona.
Her şeyi bilen alın ekranımda saltanat sarısı bir tabela belirdi:
"Ona sor, O bilir."
Şüpheyle, başımı kaldırdım.
"Bir şey sorabilir miyim?
Gülümsedi.
"Burası rüya ülkesi değil mi?
"Öyle diyorsan, öyledir"
"Kalbin Sarayı nerede, tarif edebilir misiniz?"
Hiç bir kamera ile yakalanamayacak bir
Şefkatle gözlerini dikti:
Sol elimle, sağ göğsümü gösterdim.
Sigaralı eli ile sol göğsümü işaret etti:
"Burada olabilir mi?"
"Kalbin Sarayını arıyorum,
Yakında ölücem ve beni ancak
O saraydaki hekim kurtarabilirmiş,
Rüyamda gördüm...
Ayrıca, birini bulmam gerekiyor!"
"Rüyanda mı?"
"Hayır, gerçekte-n..."
"Şu an neredesin?"
"Buradayım... Sizinle."
"Peki, biz neredeyiz?"
"Emin değilim. Net göremiyorum gibi, her şey çok parlak ve mükemmel gibi...
Bak, çok az vaktim var.
Kalbin Sarayının nerede olduğunu bir tek sen biliyormuşsun, lütfen söyler misin?"
"Gidelim!"
"Zahmete gerek yok. Sadece adresi vermen yeterli, kendim gidebilirim"
"Kalbin sarayına gitmek istemedin mi?"
"Evet?!"
"Gidelim!"
sszblt
Toprak rengi bir ağacın, yeşil olduğunu düşündüğüm rüya yaprakları altında,
Elinde bir sigara ile bağdaş kurmuşken rastladım ona.
Her şeyi bilen alın ekranımda saltanat sarısı bir tabela belirdi:
"Ona sor, O bilir."
Şüpheyle, başımı kaldırdım.
"Bir şey sorabilir miyim?
Gülümsedi.
"Öyle diyorsan, öyledir"
"Kalbin Sarayı nerede, tarif edebilir misiniz?"
Şefkatle gözlerini dikti:
"Kalp nerede?"
Sol elimle, sağ göğsümü gösterdim.
Sigaralı eli ile sol göğsümü işaret etti:
"Burada olabilir mi?"
"Kalbin Sarayını arıyorum,
Yakında ölücem ve beni ancak
O saraydaki hekim kurtarabilirmiş,
Rüyamda gördüm...
Ayrıca, birini bulmam gerekiyor!"
"Rüyanda mı?"
"Hayır, gerçekte-n..."
"Şu an neredesin?"
"Buradayım... Sizinle."
"Peki, biz neredeyiz?"
"Emin değilim. Net göremiyorum gibi, her şey çok parlak ve mükemmel gibi...
Bak, çok az vaktim var.
Kalbin Sarayının nerede olduğunu bir tek sen biliyormuşsun, lütfen söyler misin?"
"Gidelim!"
"Zahmete gerek yok. Sadece adresi vermen yeterli, kendim gidebilirim"
"Kalbin sarayına gitmek istemedin mi?"
"Evet?!"
"Gidelim!"
sszblt
kalbinin önünde asılan kral
Kaldı mı hafızanda
Silik de olsa
Kalbin sarayı
İki kişi, tek ruh, tek kalp
Ve kral...
Ve kral...
Tutun ona.
Acıyacak, doğal.
Kralı, kendi kalbinin önünde,
astılar.
Ve şimdi başka bir zaman...
Sabretmeyi, yalnızlığı
öğren.
Daha, duygularınla
Parçalayacaklar...
Sszblt.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)