Çarşamba, Mart 07, 2012

gizli bilgi

ölüm, önce akla gelir.
ayrılık, hastalık, acı...
önce akla kendini bildi-rir.


sonra da, başa...
kafaya. kafa tasına.
dış bedendeki açık kaba mekana.


artık olanı biteni net olarak göre-bilirsin.


acı, bedende olur.
anlamak ruhta...


ruh sanki aklındaki o her şeyi bilenden bir parça
aklındaki ve evrendeki...


ışık gibi...
o orada tüm bilgi ve sevgisiyle hep durur.
sen mecbur değilsin.


ister bakar, ister geçersin.




evrim


8 Mart 2012

aslı

ne kadar doğru söylüyor görünürsem,
bil ki, o kadar yanılıyorum.


evrim

akıl bilse

nefret izin istemezse,
sevgi de istemez.
kötülük kolay ve kendiliğindense
iyilik de öyle...


ama göremeyiz
tümünü birden, 
iki yönden.


kör olmak kolaydır 
göze. sadece güneş uyandırırsa
şekiller anlamlanır.


keşke göz kendiliğinden
görse...


keşke akıl, hep bilse.


evrim

Salı, Mart 06, 2012

Star Trek

rüyamda bir uzay gemisindeydim
zamanın çok ilerisinde,
her halinden belliydi.


bir kürt, bir çerkes, bir laz, bir ben.
diğerleri bugünlerde dünya meclisinde
kökenleriyle ilgili yeterli propaganda yapabilemediklerinden
onları rüyamdan omit etmiş olabilirim!


hepimiz Türkiye adına aynı uzay gemisinin
geçimsiz ve aptal mürettebatıydık önce 
ve her şey, bir başka vahşi uzay gemisi
yok edici ışınlarıyla bizim Türkiye'mize
saldırınca birden değişti.


ben o sırada, uzayda balık avlıyor;
"uzay balıkları büyük oluyor,
10 kişiyi rahat doyurur biri ama tek başına 
karnını sağdan sola kesemezsin"
diye dertlenip duruyordum,
kolayca tahmin edilebileceği gibi...


Birden, saldırıdan kaçan mürettebat
kamarama doldu. Kürt Feriye, sert bir dille
balığı bırak, plan yapalım dedi, birazdan saldıracaklar.
Kamaramda yalnız yakalasan, beni deşersin
sana mı güvenicem dedim, avıma sarılarak,
çerkes Ethem, elimi tuttu, hepimiz açız,
bu kez kimse yamuk yapmayacak, 
köprüde uzaylılar var, uzayda bize mekan bir bu gemi,
balığını paylaşırsan, ben de sana arkanı kollayacağıma 
söz veririm dedi. 


rüyanın en kritik anıydı, tarih bilgime güvenebilir miydim?


Balığı aldık, ben sabitledim, Ethem ateşi yaktı,
Feriye bıçağını çıkarıp sertçe sapladı,
Ali kapıyı bekledi, Agop içini hazırladı.


Güzelce pişirdik, oturup birlikte yedik ve sonra
bu yemekten aldığımız güçle
koridora çıkıp, uzay gemimizi
yabancılardan temizledik.


Rüya işte, nasıl gerçek olabilir ki?


Bu rüya, nasıl gerçek olabilir ki?
diye düşünerek, ölebilirim...


ya da şöyle; "dost kim, düşman kim,
yabancı kim?... kim o aklındaki."




evrim

bldgn gb

...


2 kişilik bir nöbetti işte.
insanlar, her şeyi isimlendirmeyi sever,
anlamadıklarından belki,
arkadaşlık, sevgililik, o bu şu...


oysa, bildiğin gibi, 
sadece bir nöbetti. 


önce sen tuttun.
sonra ben.
ve kim bilir  kaç milyon kişi
kaç başka yerde?


ne uyaklar oldu, senin yokluğunda 
elimde ayağımda bir bilsen
iki kıta arasına ne şiirler yazılırdı
dile gelsem!


sadece görev icabı yamuk yapmadım kimseye, 
vahşilik kurallara aykırı.

bazen inadından delirir insan nöbette.
bazı geceler buz gibi seslere boğulur evren
bazen siyaha ve güneş suratına 
tüm ışıklarıyla da baksa
onu hissedemediğin de olur.
yıkanıp o halden çıkmayı beceremezsin
ağır geçer çok kimi...


öncekini sen tuttun.
bilirsin işte...


hakikatin her bir insanın gözünün önünden
sıvışıp geçmesini beklemekteyim.
sanki, görevim bu.
çok keyifli ya da kötü diyemem,
sadece ıssız ve bolca apathili.
yazamam içimden her geçeni.


mesela şunu diyemem:
"bugün, bir süpermarkette
cebime uygun hesap ararken
yine bula bula rafların önünde 
seni buldum."


delirebilir dünya tümden.
şimdi, anladın mı beni?
zor benim de nöbetim. 
yarıştırmak istemem ama
işte, bildiğin gibi..


en zoru, reddetmeyi bilmek
önüme konan yemekleri!
sen olsan belki, benim gibi korkup kaçmaz,
tadını çıkarır ya da susup beklerdin...


ama ben öyle değilim.
gerçek bir kuzeyliyim
bildiğin gibi...


anlamsızca mutluyum,
kalbinin içinde...
nefesin orada durmuş...


bn de duruyorum
orada sonsuza dek şimdi...


sanki, seni bulmak için doğmuştum
ve sanki kurtarmak tek görevimdi.
ölümüne nöbetteydim,
ve sanki...


uyudum ve beceremedim.
bildiğin gibi....




evrim
sessizbulut

Çarşamba, Şubat 15, 2012

Jagatai için Pakra*

"A-koo-chee-moya


Öte dünyaya geçtiğin günün anısına 
sana ulaşmak ve seninle konuşmak için
rüzgara adını çağırıyorum: 
"Jagatai..."


Yattığın yerden çok uzaktaki
bu öte gök altında 
rüzgarla söyleyeceğim bu duayla
ruhuna sesleniyorum.  


Eğer beni duyabiliyorsan, 
senden, hep yaptığın gibi
yanımda kalmanı, beni korumanı 
ve rehberlik etmeni istiyorum.


Varlığın ve yokluğun ile 
arasında olan tüm hediye mucizeler için 
sana ruhumla ve kalbimle
teşekkür ediyorum.


A-koo-chee-moya


Jagatai'ın onurlu anısına...
O, bu dünyada yaşadı ve gitti.
Biz buradaydık, gördük ve bildik.
Ve hatırlıyoruz...."






evrim
sessizbulut






*Star Trek, Voyager, Initiations, Komutan Chakotay'ın pakra ritüelinden yararlanarak Jagatai'ın anısına bugün söylenmiştir.
"A-koo-chee-moya. We are far from the sacred places of our grandfathers, and from the bones of our people, but perhaps there is one powerful being who will embrace this good crew and give them the answer they seek." Chakotay, Star Trek.

Pazar, Şubat 05, 2012

Anonymous - W. Shakespeare

başka bakış.
güzel düşünce ve film.



Pazartesi, Ocak 23, 2012

Eski Kent

Asgi gent içimda... 
....parçalanancan..

Biliyon, sansiz, 
ölmeh gerehkti.

Ban isen ölmeyin, 
sani terg idip 
gandime yani bir
hayt nşa' ettim.

Asgi gent yıkılın
gittin o an ila…
Yani gandimde 
eski galında


İş bu gün hayatı 
bir hayal ila
Yoksan'dan varsan'a 
hadiye attim.

Susgun sürüklanip
Katl eteğinda
galan ölümü
Varıp elima


Yaşam sandırıp
Tut, et dilime 


Öl'mün' gabulen
bir hayat var ittim…


Evrim Gürel
23 Ocak 2012



Salı, Ocak 03, 2012

Yeşil

yeşil yaprakla
sırlanan
saklı
kayıp orman.



bilmediğinden 
mutlu, bebeklere bakan.


bilse yürür mü
hiç insan, 
uçurumca?


bilmediğinde
güzel
bu dünya da.






evrim
sessizbulut
3 Ocak 2012


Ad-ım

Hçbrşy
t e s a d ü f    d e ğ i l.
iyi bakarsan
görebilirsin.




evrim
sessizbulut
03-01-2012

Pazartesi, Ocak 02, 2012

Takdir-i İlahi

"Takdir edilmek güzel."
Ya, takdir edilmeden ölseydim."


Hey dostum! İnan bir şey değişmezdi.
Yine yer içer, rahatça tuvalete gider
ve sıçar...
yine bilirdin.




evrim gurel
sessizbulut
3 Ocak 2012

ey hıyar

Ey, sevgili hıyar. 
Edebiyat aleminde üzerine yazılmış
Tek hece yok diye üzülme.


"Ama, muzun var! Muzun bile var.."
diye kendini derbeder etme.


İşte, bu gördüğün blogda biraz yerim var benim.
Ve sana da, sana da, yer verebilirim.


İş üzerindeyim,
Bulur bulmaz en manalı dizeyi
Senin için, inan
Derhal buradan 
bir entry yapabilirim.




evrim
sessizbulut
3 Ocak 2011

çirkin ördeğin arkadaşının kıyak duası

DIŞ/GECE_Ay'lı Göl Başı_Çirkin Ördeğin Sevgilisi_


"Tanrım, tamam. Sen yarattın, sen bilirsin.
:..(neydi?) sual olunmaz (Af edersin ben basit bir ördeğim ve her şeyi hatırlayamam di mi?)
Yani, sen bilirsin ama...


O da, bizim buralara yumurtayken düşmüş bir kuğu ya!
Suçu zarif olmak. Biz hepimiz hayvanız. 
Ve ona söyleyemeyecek kadar da iyi kalpliyiz
Çünkü bizi çok iyi insanlar sanıyor.


Bilse, dünyası başına nasıl yıkılır, bir düşünsene.
Yani, sen tabii ki, bilirsin. 
Ama, o, her şeyi olduğu gibi bile göremiyor.


Öğretilenlere inanıyor.
Kendisi olamıyor.
Olmayı bilmiyor.


Kendini, sevemiyor.
Uyması ve bize benzemesi 
Ya da uydurması gerektiğini düşünüyor.



Masallar güzel...
Ama Tanrım,
Kuğular buralarda
Hiç IN değil!


Sen, bu işe bir el atıver.
Lütfen sen ya bu kuğu ile beni al burdan mutlu olacağımız bir kuğu diyarına götür
Ya da onu aptal bir ördek yap,
Hepimizi sevindir."


evrim
sessizbulut
3 Ocak 2012



çirkin ördek duası

İÇ/GECE_Ördek Kümesi_Karanlık Kuğu Kuyusu_ 


"Lütfen sabah uyandığımda,
güzel bir ördek olayım.
Şiirlere konu olayım.
Yeşil başlı ve gövel gibi..."


"Ah, Tanrım. Bugün yine kimse beni sevmedi.
Lütfen, beğenilere konu olayım.
Lütfen anlaşılayım... Lütfen çok güzel... çok sevilen bir ördek olayım....
Kuğu gibi değil, gerçek... gerçek bir ördek gibi..."


...


"Lütfen... sabah... uyandığımda
(esner) aaaaaaağğhhhh... 
çir...kiğğğn ....biğğr kuğu...
(horlayarak uykuya dalar) ahhhhh...(nefesini çekerek mırıltıyla uyuya kalır) ol...ma..ya..hhh...yıhıım..mm..zzzz."






evrim
sessizbulut
3 Ocak 2012

sevmediği

...bendim.


"seni seviyorum"
dedi...


"evlenelim" 
"evlenelim"


ama Peter Pan ve Wendy gibi...
"ben güzel olan her şeyi ve herkesi severim"


"büyürsem, ölebilirim"


ama bil dedi,
"seni seviyorum"


sevmediğim sadece şiirinin dili,
çok ağdasız, çok tüylü, çok kel,
çok dilsiz... fazlasıyla saf ve bebek işi.


"seni seviyoru..."
diyecekti son kez,
kendimi tutamayıp, onu oracıkta
öldürüvermişim,
sayın yazı hakimim,
oysa o en sevdiğimdi,
en sevdiğimdi,


aynam gibi.




evrim
sessizbulut
2 Ocxak 2012

Şeytan'ın Bildiği

Çok şanslıyız. çok...


Biz ama, şeytan değil.
O atılmış cennetinden.
Aşık. Tanrısı, bizi ondan çok sevdiğinden
Acı çekiyor, acı veriyor.
Büyük bir iyilik ediyor.


Çok şanslıyız, çok...
Hala tek parça halinde,
Almak için tüm kavgalarımız.
 Oysa, Şeytan, sevgisinden 
Delirmiş, dışlanmış, acıdan ölüyor...


Çok şanslıyız çok...
Put, alık ve aptal,
Ağzımızda cennetten günlük meyveler,
Çiğneyip duruyoruz.


İdealist değiliz.
Aşk için ölmeyi 
Bilmiyoruz.


evrim
sessizbulut
1 Ocak 2012

yüzüne

seni hala özlediğimi 
her nefeste ve her gün
yüzüne söylemek istiyorum.


biliyorum, iyi bir dost gibi,
beklemeyi biliyorum.
seni her şeyinle
mesafe ve sevgi
yokluk ve varlık
kabul etmeyi biliyorum. 


suskun bir yürekle 
sessizliğe, duvarlara ve göğe
söylediğimde, sevginin
bir şekilde bulacağını seni,
biliyorum.


yine de bugün, yüzüne
söylemek istiyorum.


bir numara arıyorum,
bir email atıyorum,
bir kapı çalıyorum,
nabzına bakıyorum,


hala açılmıyor.
hala yanıtlanmıyor.
hala atmıyor.


yüzünü 
görmem
mümkün 
olmuyor.


hayat hala devam ediyor.
anlayamıyorum.




evrim
sessizbulut
1 Ocak 2012

Gün

Gün, her gün yeniden doğuyor.
An, her gün, yeniden hediye ediliyor.

Kitaplarda yazmayan bir sebeple...


...Her şey, her gün, yeniden başlıyor.


evrim
sessizbulut
1 Ocak 2012


Cuma, Aralık 30, 2011

2012

"Erkenci..."




evrim - sessizbulut
30 Aralık 2011

Pazartesi, Aralık 12, 2011

...

Pazar, Aralık 11, 2011

Ters Çocuklar

Ters çocuklar vardır.
Ters ve asi. 
Ruhları sorgucu,
Harfleri karışık,
Mizaçları aksi…

Bir iki ders ve kötekle
Onları öyle, eğitemezsin.

Ters çocuklar vardır.
Yorgun ve deli,
Akıllarını bilgi denen mengenede
Ezip, öğütemezsin.

Ters çocuklar vardır,
Ders çocuklarına çok terstir halleri.
Gerçek dışına itaat etmezler.
Ezber ve nasihatle 
Baş edemezsin.

Ters çocuklar vardır,
Gözleriyle görür
Kulaklarıyla duyar,
Dilleriyle biçerler.

Aşk kadar adalet için de 
Atan kalplerini,
Riya ile kör edemezsin...

Ters çocuklar vardır,
Ters bedenlerinin içindeki
Ters ruhlarıyla dünyaya gelir,
Yılmadan ebedi bir
İyilik nöbetinde can verirler.

Ezelden, öğretilmiş gibi… 

Hiç için yaşayıp,
Hiç için ölür gibi...

Deneme, bilemezsin.



evrim
sessizbulut
11 Aralık 2011

Cumartesi, Aralık 10, 2011

Gitmeden...

...dinlemek istediklerim:


Michael Nyman, "An eye for optical theory".


Çağatay Çağalı http://www.cagataycagali.com/, "Kader, Kağıt Hücre, Özledim, Ben Beklerim, Mühür ve Denk Şarkı".




dinleyemeden gittiysem, ara sıra başucumda tınlaması iyi olabilir...




evrim gürel
sessizbulut

Pazartesi, Kasım 28, 2011

DERİN

öyle hissedersin, derin...
sonra, bir tükürürler 
üzerine...


kendine gelirsin.




evrim
sessizbulut


28 Kasım 2011
(kocaman ilahi bir kırıkla kırılmayı bilmiş, kalplerinin manzarası değişmiş olanlara...)

Cumartesi, Kasım 12, 2011

işe yarar mı?



Gelsem Narlıdere'ye...
sabaha karşı...
"wake'i' çalsam başucunda
kurallara aykırı..
duyup, gelir misin?
işe yarar mı?


saldırsam tüm gücümle,
Tanrı'ya karşı...
sersem mezarına  
tüm damarları
çıkar mısın o delikten
seni tıktıkları?



gelebilir misin...
işe yarar mı...


evrim
12 Kasım 2011

Cumartesi, Ekim 22, 2011

Helal Olsun



en yakınından
haksız ve izinsiz
içini deşip
seni katledendir,
bıçak...


evrim
22 Ekim 2011


Cumartesi, Ekim 08, 2011

Nasılsa Öldü Şefika!

Görmezsiniz Olur Biter,  Nasılsa Öldü Şefika!

Ben onu tanıyorum. O beni, ben onu... Başka kimsenin kimseyi tanıyamayacağı, anlayamayacağı kadar...

Biz susar ve ölürüz. Diğerleri konuşur. Kavganın ve kinin nedeni önemli değildir. Başkalarına bunu yapanlar, barışı ve sevgiyi bilmezler. Görmek istemedikleri bir iç donanım hataları yüzünden portakallı ördek de koysanız tabaklarına, memnuniyetsiz ve kızgındırlar, nedensizce  öç almak isterler. 


Dünyadaki her şeyin onların istediği gibi olması gerektiğini sanırlar. Ve herkesin dediklerini yapmasını isterler.  Bağırmak, vurmak, kırmak, bıçaklamak, öldürmek, saldırmak isterler. Siz, o an oradan geçiverseniz de onlar için uygundur... Yakınlık dereceniz sizi korumaz. Eş, çocuk, kanka fark etmez... Onlara uymazsanız, dediklerini dinlemez ve kendiniz olursanız, hele hele kendiniz olmak için, kendinize doğru 1 adım atar, 1 cümle söylerseniz, 40 yıllık dostunuz, eşiniz, anneniz babanız, kardeşiniz olsalar düşman olur cana kıyarlar. Öyledir, onların hayata yaklaşımları. O yüzden var bu dünyadaki tüm o işeyaramaz tapınaklar. Onlar uyum sağlayamadıkları için kesin onlar Tanrıdır ve siz kul. 

Şefika öldürüldü. Karşısındaki insanın, insana dönüşeceğine inanarak, kendi merhametiyle. Ona döndü, onu döven "eşinin" sonradan iyi niyetli olabileceğine bininci defa kandı. Başkalarını kendisi gibi insan sanmaktı hatası. 

Herkes Şefika'nın son fotoğrafından konuştu, Fatih Altaylı'yı, gazeteyi suçladılar. Oysa, bu dünyada ilk kez birileri, Şefika'dan taraf oldu...Onu anlattı. Acısını tüm çıplaklığıyla gösterdi. 

Yo, bakmayalım. Tanık olmayalım. Huzurumuz bozulmasın, her koyun kendi bacağından asılır, her kadın da... Sıra bize hiç gelmeyebilir, susup köşemizde duralım. Kahvaltımızı böyle berbat görüntülerle bozup iştahımızı kapatmayalım. Kendi köşelerinde sessizce ölsünler onlar.  

O fotoğrafta sorun yok.  Sorun sizin dert çekmek, dert görmek istemeyen, kendine yalan söylemek isteyen beyninizde...

Şefika'nın fotoğrafını hiç görmeseydiniz ne fark ederdi? Gözünüzün önünde, arka sokağınızda olsaydı ne fark ederdi o olay? Engel olur muydunuz?

Hiçbiriniz araya girmeyecekti... Hiç kimse korumayacaktı... Hiç kimse o adamı durdurmaya çalışmayacaktı...
Hatta, yardım istese, acile gitmek için belki 10 Lira taksi parası o gece sizden, kapınızı pencerenizi kapatacaktınız. Statusquo...

"Konturum yok, sorunlarım çok diye işten çıkardılar, taksi için telefon edebilir miyim sizden?" deseydi, içeri almayacaktınız. 


"Arabanızla beni götürür müsünüz acile?" demeyen dilinin suskun nezaketini duymazdınız...
"Beni korur musunuz en yakınımdakilerden?" diye haykırmayan dilinin nezaketini fark etmezdiniz...
Belki bir abisi vardı uzakta. O da duymazdı. Dinlemezdi. Önemsemezdi. Bana ne Şefika, derdi. Birileri öyle demiş ki, gidecek tek yeri sığınma eviymiş, besbelli!

O kadın, gözünüzün önünde 3 boyutlu LIVE bıçaklansaydı, siz yine yüzünüzü döner, susardınız.

Şimdi de manşetine susun! Görmezden gelin. 

Şefika yine kendi kendine, kendi evinin mutfağında, kendi mutfağının bıçağıyla sessizce ölsün.

Ama durun, belki de sorun Şefika'dadır. Belki de onun, insanlara inancı ve iyi niyeti yüzünden bir psikoloğa ihtiyacı vardır. Ya da Fatih'in. Her evde yaşanan ve her gün bin kere göz ardı edilen bir gerçeği sizin gözünüze cesaretle o soktu. Kesin tedaviye ihtiyacı vardır...

Evrim Gürel
8 Ekim 2011

(HaberTürk, Fatih Altaylı, Arkadan bıçaklanan Şefika haberi ile ilgili)


(istisnalar kaideyi bozmaz. Kalpleri ve gözleri açık iyi insanları tenzih ederim)

Perşembe, Eylül 01, 2011

Dangerous (M.J. and JGT R.I.P.)

hiç bir ressam kendine yazmaz
ve hiç bir şair kendine çizmez.

Tanrı'nındır tüm hikaye,
Bana sunulan tek hak,
kendime "yazıyla çizmek".


ve bir gün ölmeden hemen önce
kesersem kulağı ya da şahı
başkaları için iyi olabilir

DE.


Evrim
19 Temmuz - 1 Eylül 2011
"Düzgün cümleler kurmam gerektiğini kim söylüyorsa ona"

uzay amirinden duyurulur

"tası tarağı toplayıp
at ile aya çıkamayacağın bir dünyadasın.
ama Ay satılık, çok çalışırsan
alırsın..."

ister delir, ister al.
söyledim, bndn günah gitti
bye.

Evrim
1 Eylül 2011

bridge

bende iyi niyet
güneşli bir deniz manzarası
ve aydınlık gökyüzü
var...

sen de ne var?




evrim
1 Eylül 2011
(Bugünler sosyal paylaşım günleri dostum!'dan)

işt,o kdr

ben bu dünyayı bilmem. 
kendi dünyamı bilirim.

işte, o kadar.


evrim
1 Eylül 2011

susalım

bir şey söylersem
sen de söylersin
ve gürültüsü
dokunur dünyaya.

yok eder sevgiyi
içimizdeki deniz
bilmez ki uygun bir dil
incitir onu
insanlar ve dünya.

en iyisi
git ve uzak dur.
özümüzden emin
sukutla sevelim
birbirimizi ve hiç
konuşmayalım.

susalım.



evrim
1 Eylül 2011

ve biz

zaman geçiyordu
ve biz duruyorduk.
bir şey bilmiyorduk.

kördük, görmüyorduk.

zaman geçiyordu.

işini hep düzgün yapan zaman.
nerden almışsa
ilahi bilgiyi,
kararlı ve emin
gidiyordu.

ve biz tepemizde
boynuzlar
öylece
bakıyorduk.



trrrr raa ha hım ha!

evrim

1 Eylül 2011
Büyükçekmece - Balkon