Çarşamba, Kasım 25, 2009

O Kadar...

alıp götürdüler seni
bilinmeyenler...

o kdr dı...

ve galip gelmez ya
hiçbir şiir yarışmasında
bu gerçek...

gittiğinle kaldı(n)(m)...
yşm bzm için işte
b kdrdı...

yaşayabildiğimiz kadar yaşadık.
yaşatılabildiğimiz kadar yaşadık.


şimdi, yine bir bayram,
kurban bayramı,
ikimiz de nefret ederiz!

ben acımdan ölüyorum
sen gerçekten öldün...

ve hepsi
b kdr dı...


Evrim, Çağatay'a...
25 Kasım 2009

Ulvi Uzuvlar

Dudaklarınla öpebilirsin beni
Ya da küfredebilirsin yüzüme.
Dişlerinle ısırabilirsin usulca, sevgiyle
Ya da parçalayabilirsin öldüresiye.
Ellerinle, tutabilirsin elimden, düşmeyeyim diye
Ya da beni
itebilirsin ölüme...

Bacakların bana doğru koşarken
İşine yarayabilir
Ya da terk ederken.
Gözlerin, ruhumu arayabilir
Ya da hatalarımı.
Kulakların, sevgimi işitebilir
Ya da gıcırtısını dişlerimin uyurken.
Beni sevebilirsin!
Ya da nefret edebilirsin kalbinle.

Ulvi uzuvlarımızın her biri
Yarar pek çok şeye.
Hissiz bir şiiri
Yargılayıp hemen, infaza gönderebilirsin şairini
Anlatamadı güzelce diye...
Ya da durup, hislerimi karartan gerçeği
Çözebilirsin de...

Ve belki bulutları üfürürsün
Tepemden
Ciğerlerin ve gücün yeterse...

Ayaklarına söyle de
Geri dönsünler.
Gitme...
Gitme deli gibi
Sevdiğimi bile bile...

Evrim Gürel
11 Eylül 2009'da yazıldı.
25 Kasım 2009'da www.borgesdefteri.blogspot.com'da yayınlandı.

Salı, Ekim 06, 2009

Melekler Sineması





Burası, bebek..
Burası, "Melekler Sineması"

Yerin tam altı..
Yerimiz ayrıldı.

Sen ve ben,
Melekler Sineması'nın
En seçkin konukları...

Perdede, bizim hikayemiz.
Filmin başında doğan,
Filmin sonunda ölen
Biziz.

Bilet geçmez,
Para işlemez burada..
Seçilmiş olman gerek..

Burası, bebek,
Burası, Melekler Sineması.
Bir gece, dört rüyası.
Bilmen için görmen..
Kabuslarla yürümen gerek..

Burası, bebek,
Burası, bizim mekanımız.
Kader kertmemizin ahiti,
Göbek bağımız..

Burası Melekler Sineması,
Sadece
Bize özel.

Bilmek için girmek,
Girmek için
Ölmek gerek.

Sen ve Ben
Bebek...

Unutma..
Sen ve Ben...

1000 yıl sonra bile..
Anımsaman gerek!



Evrim Gürel (Sessizbulut)

Çağatay ve Evrim için...
6 Ekim 2009

Cumartesi, Ekim 03, 2009

Evrim'in Rassal Şiirleri

... her şey yerli yerine.. gidecek bi gun belki.

Evrim'in Rassal Günlüğü - E.R.G

....

Perşembe, Temmuz 09, 2009

Gerçek Masal...

Bir şair...
küçükmüş
ufacıkmış..

Başka bir şaire
rastlamış
bir gün yolda yürürken.

Başka..
bambaşka bir şaire..

çok güzel,
çok saf,
çok farklı,
çok akıllı.

Biraz kendi gibi
biraz uzaylı.

Hemen dost olmuş
iki şair, hemen kaynaşmış.

"Sokak şairiyim ben
hatta şair bile değilim
çünkü müziğedir şiirim"
demiş biri.
"Ben cehalettin,
içten gelenin,
doğacın şairiyim" demiş öteki.

Çok sevdikleri halde
geçmişin şiirini, dilini,
karşılarmış
eskiyi tekrara.
Tek dertleri
bir yeni katmakmış
hayata.


Öyle ateşli
bir şiir sevdası,
öyle güçlü bir isyan
varmış ki içlerinde,
arzusu, birbirine bağlamış
gönüllerini de.

Sevmişler birbirlerinin kelimelerini
kimseye söylemeden.

Ama çatmış
kaşlarını Kader,
kükremiş, demiş:
""Heyy! Siz misiniz,
benden habersiz
cehennem bahçesine
gül eken?!"

"Ben ne dersemmm,
o olurrr! Gül derim,
gülerler. Öl, derim!
Ölürrrrlerrrr!"

"Siz kimsiniz,
isteyen kendi hayatının
dümenini kendi elinde?..
Siz kimsiniz
Kader'e karşı gelen?!?"

"Daha önceki hayatlarınızda
bin kere ayırmadım mı
ben sizi?! Tanrım,
Kader'e bu isyan neee?!"

Gürlemiş sesi göklerin içinde
Kader'in çoook derin.
Gürlemiş, kudurmuş,
sızlatıp kemiklerini
eski ölülerin..

Kuzular, koyunlar
ürkmüş sesinden,
genç taylar korkuyla
kişnemiş...ler...

"Yok"
demiş Sokak şairi.
"Yok, o kadar da değil!"
"O kadar kötü olamaz
bu Tanrı, bu Kader!
Şaka yapıyordur..
Bir yolunu
buluruz biz,
merak etme"

İyice kızmış, Kader
bu sevmek çabasına.
Şikayet etmiş onları,
GökTanrısına.

İzin vermiş Tanrı da
demiş, "Ne halleri varsa,
görsünler!"

"Ayrııııl!"
demiş
birden denizler yarılmış
depremler olmuş
aralarına
dağlar, tepeler,
ovalar
girmiş iki şairin.

İki ayrı dünyaya hapsolmuşlar.

Ayrı kalmışlar uzun bir vakit.
Ama vazgeçmemişler birbirlerinden
dayanmışlar.

Bakmış, Kader,
bunlar direniyor,
hala vazgeçmiyorlar sevmekten
gizli gizli haberleşiyorlar
topal güvercinlerle..

"Çeeek!"
demiş bu sefer.
Acıdan kıvranmaya
başlamış, ikisi de
aynı anda
iki ayrı yerde.

"Artık hiçbir şey bilmiyorum.
Çok acı çekiyorum.
Sadece, sana güvenebileceğimi
biliyorum"
demiş bir gün Sokak şairi
Cahil dostuna.

Gözlerine sular oturmuş
Cahil'in.
Ağır bir acı gelmiş,
iri bir taş koymuş koynuna.
"Ben de" diyebilmiş sadece
"Ben de, ben de"
"Burada bir hapishanedeyim.
ama kurtulabilirim.
Eğer güçlü olursan sen
eğer dayanabilirsen, beklersen beni
seni kurtarmaya gelebilirim!"

Aradan beklemek,
dayanmak ve acı dolu günler geçmiş.

Bir plan yapmışlar buluşmak için
bir tarih ve yer belirlemişler.
Sırtlarına alıp çıkınlarını
son bir çabayla yola düşmüşler.

Ama öğrenmiş kötü Kader
niyetlerini
derhal yollamış üzerlerine
"Kaza ve Hastalık"
adında iki belasını.

Birini kaza almış eline,
birini hastalık.
Başlamış bir başka büyük işkence
iki sevgiliye, iki ayrı yerde.

"Seeeç"
demiş Kader, bir gün
Azrail'e
seç birini al da
görsünler,
isyanı Kader'e!

Azrail, mecbur askeri
Kader'in
yapacak işini ama
birazcık erimiş
taştan yüreği ve
biraz zaman vermiş
son kez
iki sevgiliye.

Koşmuşlar birbirlerine
inanamadan iki şair.
çok mutlularmış,
öyle ki
tüm acıları unutacak kadar.
Mutluluktan
sohbete bile dalmışlar.

"Ne kadar da güzelsin?" demiş
Cahil, Sokak'a
"Seni çok özledim..
ama şimdi hepsi geçti.
Burdasın ya!"

"Sus!" demiş
Sokak, "Sus da, öp beni.."
"Özlemekten delirdim,
Gel, yanıma."

Derken, bir gölge yaklaşmış
arkalarından, bulundukları yere.
"Hırşşş hırşş "
yapmış karanlık bir etek.
"Cızzz cızzz" yapmış
bir kara hançer.

"Ah! demiş, Cahil,
Ah! Daha dün rüyamda gördüm
ölüm bu!? Acaba kimi almaya geldi?!"

"Beni..."
demiş Sokak usulca.
"Ama..Lütfen, korkma"

"Hayııır" diye haykırmış
Cahil.. "Hayıırr. Haksızlık bu!
Bu kadar da olmaz!"

"Keşke elimde olsa
yanında kalmak" demiş şefkatle
Sokak, "ama çok işkence yaptılar,
güçlü değilim o kadar
ve benim değil
bu karar"

"Bin yıldır benimlesin, unutma
bin yıldır. Sen benim eşimsin.
Ben senin kocan. Bin yıldır, bizi vazgeçirmek
istiyorlar sevgiden her hayatta.
Ama bak, buldum yine seni,
sen buldun yine beni..
Unutma bunu ve üzülme
yeniden buluşacağız sonraki hayatta..da"

Çok üzülmüş Ölüm, hallerine
hem de çok. Ama mecburmuş,
bu iğrenç görevi ifa etmeye.
Kader varmış tepesinde hem,
pis, kıskanç, lanet kader.
Ölüm, emir eri..

Usulca almış canını
Sokak'ın
usulca.. sevgiyle..

Ve Cahil'e demiş ki,
"Seni almaya bile
gelmeyeceğim..

sen
kendin
geleceksin
bana... "

...

İşte, böylece,
iki ayrı dünyaya
hapsetmişler
2 sevgili şairi.

Birini toprağın altından öbür dünyaya,
diğerini bu dünyadan cehenneme götürmüşler.

Ve o günden beri
ne zaman
iki şair aynı sokakta
karşılaşsa,
aynı meyhaneye gitse,
aynı masada yemek yese
iç çeker olmuş biri kadere..

Korkarak okur olmuş bir şair
ötekinin şiirini
ya çok seversem diye..


Evrim
(Çağatay'a)

Çağatay'a..

Desktopumdaki resmi büyüttüm.
Büyüttüm.
Büyüttüm.

Bi resmi, en fazla ne kadar büyütebilirsin ona en yakın olmak için?!

En yakın... Resmin içine girebilmek için en çok ne kadar?

En fazla bir resme olduğum kadar yakınım şimdi sana... İznim bu kadar.

En fazla o kadar görebiliyorum seni. Yüzünü, gözlerini. Tüm ayrıntılar, resmin görüntüsü kadar önümde... Silikleşebilir de... En fazla o kadar dokunabiliyorum.

En fazla... o kadar.. O kadar öpebiliyorum.. O kadar konuşabiliyorum.

Sen izin verdiğin halde. Ben izin verdiğim halde. Biz istediğimiz halde
A R A M I Z A
bir başkası girdi.

Kocaman bir başkası, her şeyi yaratan bir başkası.

Bir Tanrı.
Bir ölüm.
Bir güç.

Her şeyden büyük. Herkese, her şeye dur diyen... Her şeyi alt üst eden. Hayatı en güzel, en kötü yapan...
Tanrı
bizim aramıza girdi.

Seni, bir resme, beni sensizliğe mahkum etti.
Seni, ölüme, beni yaşamaya itti.

"Bir arada olamazsınız!" dedi.
"HAYIIR!!"
"Olamazsınız!.."

"Sevmek de neymiş?"

"İzin vermiyorum."

Sana ne Tanrım!?
Önünde kocaman dünya var.

Ferhat'la Şirin'den sana ne?!.. Aslı ile Kerem'den.. Çağatay ile Evrim'den... Ufacık bi mutluluk bulmuşuz iki kişi hayatımızda .. Minicik. Bizim kadar, bize kadar bişey. Öyle, kendi kendimize... Niye bok ettin!

Git, başkasıyla uğraş. Git, başkasını kanser et, git başkasının kafasını karıştır, hayatını yok et... Git...

Kendini işine konsantre et de, şu dünyaya barış falan getir.

Ölümleri durdur. Hastalıkları yok et.

Bize niye taktın ki sen 15 yıldır?

Ya harbiden, sen bize niye taktın?

Yapmadığın şey kalmadı.

Sen onu toprağın altına, beni yeryüzündeki hüznün hapishanesine kapattın.
Sanki 15 yıldır hep mutlu olmuşuz gibi..

Artık yeter.

Artık senden bıktım.

Senden bıktım artık!

Senden bıktım.

Git başımdan, bizi rahat bırak, kendine uğraşacak başkasını bul...

Bırak beni,

Hayatımın şu son günlerinde
"resmimle" baş başa kalayım...

Evrim

Pazar, Mayıs 17, 2009

Şaman

Şaman
sen
gönlümsün.

Şaman
sen
aşkımsın.

Şaman
sen
bilirsin.

Şaman,
sen
görürsün.


Şaman
sen
eşimsin.

Şaman
sen
özümsün.

Şaman
sen
sezersin.

Dünya
içindedir.


İçim
Hissindedir.



Gözün
kalbindir.

Düş'ün
deva'mdır

Yolun
sevgimdir.

Yokluğun
hasretimdir.

Azabım,
beklemek ve
özlemektir.

Dersim,
anlamaktır.

Şaman
yoldaşımsın.

Şaman,
büyümsün.



e.

(Şaman'dan Şaman'a)

yolum bu...

çekme
beni Batı'ya
yüzüm bakar
Doğu'ya
içimdeki
Asya'ya
...

...

ve özüm
kararını
verdi.

...

Sanırım

sanırım
çok zayıftık
savaşta
ve
sanırım
Dost (Tengri)
çok
kararlıydı
..

e.

Toltek Yolu

Söz, büyüdür.

güzel şeyler
söyle bana...

e.

Perşembe, Nisan 23, 2009

...

s a n d ı m k i


"gerçekten çok"

vakit var

bu hayatta...



evrm

sandım ki....

sandım ki

(öyle öğretilmişti)

çok düşünmek gerekir her şeyi
her
her heeeer şeyiii
hayatta

sevsen de deli gibi
gitmek istesen de
çok çok çok düşüneceksin

hep mantıklı
olacaksın
öyle uçup
dellenmeyeceksin

sandım ki
çok düşünmeliydim her şeyi
uzun uzuuuuun
hayatta

sevsen de
sevse de
haykırsa da
gel dese de
hep düşüneceksin

öyle hop diye
hareket etmeyeceksin
duracaksın
bekleyeceksin
irdeleyeceksin
derin derin

sandım ki..
sandılar ki...
sanıyorduk ki...

çok düşünmeliyiz

bize öyle gelmişti ki
sanki

"gerçekten" de çok vakit vardı
bu hayatta


ve şimdi
sen gittin

bana kalan
tek şey
artık
sadece düşünmek
en geniş
zamanlarda


evrim
(çağatay'a)

pişman

sn çk svdm
çk svdm
çk svdm

hata ettim

çk
güvendim
zamana...


evrm

YAK LAŞ MA!

yak laş ma

uzak dur
yaklaşma
ba nA

içinde
göğüs kafesinin
iyi ki
kalp denen
bir organ var

bu ne güven
ona

en yakın mesafedir
açan
en derin yaraları
ölümcül

en yakınındakiler
en kolay
batırır
bıçakları
kalbine

en kötü
sevdiklerin
üzer
ruhunu

o yüzdn
uzak
dur
bana
ve onlara

sakın
yaklaşma


evrm

ve ölüm çok kıskançtı

sevmistik
şanslıydık
beklemistik

sonunda

varabilmiştik

yalnızdık
mutlular
tepesinde

ve ölüm
çok kıskançtı

e.
15 Şubat 2009

Çarşamba, Nisan 22, 2009

sdc sn

Şubat 2009, İzmir (Çağatay'a)

e: "Bu dunyada 4 milyar kişi var
ve en çok sevdiğim sensin...."

ç: "teşekkür ederim"

e:" bn tşk ederim.. varlığına"




...

(Jagatai... kalbim...ruhum... bebeğim)




yşmk sdc


yaşamak sa de ce


harcanmaya ve harcamaya



alışmak dmk.



evrm.

"Pk bi anlm yk"

(lutfen bu dusunceleri.. cem adrian "yollardym" ile dinle. kac kere soyledim sana, her kelimenin bir tınısı, her fikrin bir melodisi var.. icindeki muzigi duymazsan.. hicbsy anlamzsin bu hayattan...diye. NE?! sen sagir misin?....................olsun. ilk kez yıkılmadım ki insandan insana..............)

"Pk bi anlm yk"

hala fark etmedin mi?


pek
bi
anlamı
yok

hcbrsyn
hrsyn

hepsi

sdc
aklını
karstrmak
icin

..

i ci ni

...


acn ve sevncn
yırtılan yerlerin
kanayan etin
kemigin
kırılan

oyunda

o
yun
da


bak
sdc
brz
da
ha
haz vermek icin
o
n
a


o
n
a


"A"

o
bzi
bu kafese
koyan


adı
hyt?


bu
pis
bi oyun
bebeğim


kağıtlar
hileli
sen kalpsin
ben sinek
o maça
bu karo
delirtileceğiz
yeşil
masada
sarılıp
konacagiz
en sonunda
bi tabuta

hyt
dgl
bu

bu
pis
bir
oyun
sonu
ölüm

tek care
isyan
cikartmak

kapıdan
habersiz
cıkmak

kuralsız
kacmak

arsız
bi
tanrı
eglencesi
bu sadece
diyorum


bk
bak!

bunun bi
tek
adı hayat..


pk
bi
anlmı
yk

hcbsyn


üzülemezsin
üzülmemelisin

bnn
sa de
ce
adı
hayat


bu ezber
bu
bize
verilen
bu
yalan
bu ruhumuza
emdirilen
bu mama

ezberi
boza
bilir
sin


en kotu
uyusturucu
bu hyt
cunku
inanmak şart
ve
bırakmak
yasak

brkırsan ölüm..
brkmzsn ölüm..

eeeeh...
bu hky
ck bayat


ölürüm
ölürsün


üzülemezsin
üzülmemelisin

bebegim


en kötü yerinde
khkhlarla gulmelisin

bunun
sdc
adı
hayat


...

evrm grl

23 nsn 2009
(23 Nisan'da Çocuklara Şiirler)