Salı, Mart 06, 2012

Star Trek

rüyamda bir uzay gemisindeydim
zamanın çok ilerisinde,
her halinden belliydi.


bir kürt, bir çerkes, bir laz, bir ben.
diğerleri bugünlerde dünya meclisinde
kökenleriyle ilgili yeterli propaganda yapabilemediklerinden
onları rüyamdan omit etmiş olabilirim!


hepimiz Türkiye adına aynı uzay gemisinin
geçimsiz ve aptal mürettebatıydık önce 
ve her şey, bir başka vahşi uzay gemisi
yok edici ışınlarıyla bizim Türkiye'mize
saldırınca birden değişti.


ben o sırada, uzayda balık avlıyor;
"uzay balıkları büyük oluyor,
10 kişiyi rahat doyurur biri ama tek başına 
karnını sağdan sola kesemezsin"
diye dertlenip duruyordum,
kolayca tahmin edilebileceği gibi...


Birden, saldırıdan kaçan mürettebat
kamarama doldu. Kürt Feriye, sert bir dille
balığı bırak, plan yapalım dedi, birazdan saldıracaklar.
Kamaramda yalnız yakalasan, beni deşersin
sana mı güvenicem dedim, avıma sarılarak,
çerkes Ethem, elimi tuttu, hepimiz açız,
bu kez kimse yamuk yapmayacak, 
köprüde uzaylılar var, uzayda bize mekan bir bu gemi,
balığını paylaşırsan, ben de sana arkanı kollayacağıma 
söz veririm dedi. 


rüyanın en kritik anıydı, tarih bilgime güvenebilir miydim?


Balığı aldık, ben sabitledim, Ethem ateşi yaktı,
Feriye bıçağını çıkarıp sertçe sapladı,
Ali kapıyı bekledi, Agop içini hazırladı.


Güzelce pişirdik, oturup birlikte yedik ve sonra
bu yemekten aldığımız güçle
koridora çıkıp, uzay gemimizi
yabancılardan temizledik.


Rüya işte, nasıl gerçek olabilir ki?


Bu rüya, nasıl gerçek olabilir ki?
diye düşünerek, ölebilirim...


ya da şöyle; "dost kim, düşman kim,
yabancı kim?... kim o aklındaki."




evrim