Cumartesi, Şubat 16, 2013

yine

yeterince vermemiş biri,
ıslak toprağa, kendinden bir parça et,
kan, damar
kalbinden kopan kocaman bir parça dağl...

yeterince, delirmemiş biri 

doldurulurken gözünün önünde burun delikleri
başı, yüzü, güzel gözleri sevdiğinin, 
kürek kürek toprakla...

katil değilsen, o beden cansız da olsa,

onu o kişneyen toprağın altında, 
kalbin ve ciğerlerinle sarmadan 
yalnız bırakamazsın ya...

yeterince delirmemiş biri değilsen acıdan...

anlamazsın.

bir anda dursun kalbim isterdim, 
bir anda. ruhumun öldüğü gibi o kal'da..
anla...

kaçınamadığımızda o makinenin duran yeşilinden
hani vardı ya, benim için de durmuştu bir zaman...

fosfor ölü bir bedenden nasıl çıkar?
ciğerinle... ve aklınla.

düş gücünle bile tutamazsın  
tutup, yerine koyamazsın.
koysan belki yaşar sanırsın ya.

hiç yerinden kımıldamadan çakı gibi
dursan, metanetle, fark etmez!
çıkartırlar o ruhu yerinden yine
o melekler, ZORLA!

hastanenin soluk mavi kapısının ardında,
en kıymetline olurken o çok kötü şey o son an,
en uslusu, çakısı, güçlüsü, taşı sen olsan da
acısalar, bıraksalar, kaldırsalar yanında...
yapamazlar, işleri bu, işleri var.

ön kabuslarda hep anlattığı gibi
6 yıl, her gece, uzak telefonlarda sana:

"başımda bir sürü doktor var, her akşam geliyorlar,
bana iğneler sokuyorlar, üzerimde deney yapıyorlar"

"kaçsana!"

kaçamaz, kimse kaçamazki bundan.

...

fosfor toparlayıp her gece, geri koyuyorum her 
sabah...

insanlar, her şeyden habersiz güneş, belki bir gün işe yarayacak.


acı içinde susmanın taşlaşmış bitkin çatlakları içimdeki 
elbet bir gün patlayacak.

ama önce, o gün, yine bugün
buradasın, yanımda,
anlatamam, anlamazlar.

ve işe yaramamış toparlanan onca
yeşil hayal.

kalamazsın çok, kısıtlı izin,
kısıtlı zaman, keşke dualar bilsem,
işe yarasalar.
belki başka bir kasımda bu kez ben,
ve yalnız özgürleşir bahar.

ya da belki, gönderdiğin,
senin gibi olan...


sszblt.
Jgt, 15/16 Şubat 2009 anısına..