Perşembe, Temmuz 03, 2014

atık kelimeler

siz çok seversiniz. siz çok bilirsiniz. öyle yapmadım diye, aciz bellersiniz. öyle, yapmayı, istemedim. rollere bulayıp sorarken dünyanın en saf kalası özünü, işgüzar, isteğin benden bir yalanı, zayıflığını mı onamak?! ya yapar, ya yapmaz, insan gibi çalarsın kalbine bir zırh, oturursun. tartışma kaldırmaz dünyanın sırrı yalanla değişmez, yalana bulanmaz kim edinmek istediyse, yalanla onun hükümrânlığını ayakları kendi  çamuruna bulandı. kim derdi ki kendi ayaklarınla kanacaksın aptalların o basit oyununa. ben sustum. oyun yine de sahneye kondu. bir tiyatroydu. hani zekiydin. hani kandırılmazdın. hani akıllıydın. sana inandım. O Tanrı'dan Haklı mı? O kötülüğü kalbe karşı tutup savunduğun. sen, Tanrı'dan büyük müsün? bir Tanrı varsa, olsaydı, olsa böyle kanar mıydı? adaletsiz olana böyle arka çıkar mıydı? İki kişiyi, iki şeyi bir arada denklikle iyi tutamazsın, ben söyledim diye değil, doğrusu bu. iki kişiyi, iki şeyi bir arada denklikle iyi tutamazsın, yolda gördüm. tutabilirim dedin, yapmayanlarla ince telden dalganı geçtin. kalbini, aklını kurban verdin seni karnından çıkarana yalanla. atalar, bilgedir. bir şey istediklerinde, esenlik gibi, bu sır yüzünden, çok sevdikleri başkasından vazgeçerler. kurban etmek, gerçekte budur, böyledir. iki şeyi bir arada denklikle iyi tutamazsın, seçmelisin, bilmelisin. bu yaşa geldin, öğrenemedin. kaderin, neticelerinin sonu. biri için iyi olan, öteki için kötüdür. şimdi sen kör ve mutlu kendin için yüksüz ve huzurlu. benim için aciz ve sorumsuz. onun vicdansız yalanı, senin doğrun benim cehennemim oldu. affetmemi mi bekliyorsun, elinde bir demet özürle bile gelmiyorsun. kalbime güveniyorsun. kendini sıkıca bağlamaya çekindiğin, ayaklara top verdiğin kalbime. ne diyorsun? kendine yalan söyleyenleri gözlerimin içine alıp rahatça, üzerine göz kapaklarımı örtemiyorum. eskiden kendi ailem olsun isterdim. benim ailem. bir çocuk da isterdim bu dünyadan. bir kalp, bir sevgi. olmadığını gördük. gündüz akşama doğru, masadaki fenere ışık vuruyor. bn de her şeyi ahmakça unutmak istiyorum. biri onun gidişini soruyor, toprak altına, hasır altına. hangisini seçerdin diyor soldaki işgüzar melek. uzak kalmasını seçmiştin diyorum,  o yüzden, artık, sokak şarkıcılarının önünden geçerken kalbimi tutup, hüzünden düşmesin diye, başımı eğiyorum. görünmez gözyaşları sadece yalnızken akıtılır. yine de aptalca yaşama tutunduğumda senden daha üzgün, daha beter ve daha hastaydım. acıdın mı?  o pelerine nasıl da sıkıca tutunursunuz, yalandan, siz insanlar. bari iç yüzünde bir parça ışık olsun. kendi gerçeğinizi görün. yalnız kalmayı bilirim. o halde, yön verelim ayaklarımıza ruhun hapsedildiği zindana doğru. insanlar, en acı ihanet, ette sanırlar. ihanet ruhsuzlukla, vicdansızlıkla, kalpsizlikle olur. sen de ölme. ama bu kadar kör olma. zorla vicdanını, aklınla doğruyu kokla, iyiye park et, gerçeği bul. şimdi siz sevince, her şey girince birbirine, sırf istediğiniz gibi diye, karmaşık, böyle iyi oldu di mi? Sszblt. Evrm  (şaşkın ile okursan ritmi uyar)